Yüce Rabbimiz,
hidayet rehberi kitabında, peygamberlerin ve salih kimselerin hayatlarından
örnekler vermesi, Kur’an ahlakını içselleştirmemiz ve hayatımıza yansıtmamız
içindir.
“Andolsun,
size açıklayıcı ayetler, sizden önce gelip geçenlerden bir örnek ve takva
sahipleri için bir öğüt indirdik.”[1]
Hz. Meryem kadın,
erkek her birimizin örnek alması gereken eşsiz bir şahsiyettir. Zira o bizzat
Rabbi tarafından övgüye mazhar olmuştur.
“Ki
o kendi ırzını korumuştu. Böylece biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin
kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O Rabbine gönülden bağlı
olanlardandı.”[2]
Meryem’in kelime
anlamı “dindar kadın”dır. Kimdir Hz. Meryem? Nasıl yaşamıştır? Bize
kadar gelen ışığının kaynağı nedir?
Hz. Meryem Davut
(a.s.)’ın soyundan gelen İmran’ın kızıdır.[3]
Onun hayatındaki mucizeler annesinin duasıyla başlamıştır. İmran’ın hanımı Hanne
kısırdır. Bir gün bir ağacın gölgesinde otururken yavrusunu doyurmaya çalışan
bir kuş görünce içindeki çocuk sahibi olma duygusu alevlenir.[4]
Allah’a kendisine bir çocuk ihsan etmesi için dua eder ve çocuğu
Beytü’l-Makdis’e hizmet etmesi için büyüteceğine dair adak adar.[5]
Bu sırada çocuğun kız olacağı hiç aklına gelmemiştir. Zira o dönemlerde sadece
erkekler manastırda eğitim almakta ve Allah’ın dinine hizmette bulunmaktadırlar.
Bu sebeple Meryem (a.s.) dünyaya geldiği zaman annesi üzülse de Allah (c.c.)
adağını kabul etmiştir. [6]
Böylece Hz. Meryem'le beraber kadınların
eğitim almaları ve dini Mübin’i İslam’a hizmet etmeleri konusunda bir çığır
açılmıştır. Bu gün hanımların iyi eğitilmiş olmalarının önemi herkes tarafından
bilinmekle beraber nasıl bir eğitim olacağı muammadır. Bu sorunun cevabı Hz.
Meryem’in hayatında cevabını bulur. Onun aldığı eğitim saf bir iman ve takva
ile yoğrulmuştur. Böylece ilmi onu Rabbine yaklaştırmış, kulluğunu kullara
hizmetle tamamlamıştır.
Hz. Meryem eğitimini
bizzat Hz. Zekeriya (a.s.)’dan almıştır. Bu da ilahi kaynaklı bir ilme sahip
olduğunu gösterir. Demek ki bizlere düşen de hangi ilmi öğrenirsek öğrenelim
onu, ilahi kaynağımız Kuran ve sünnet ölçülerine göre değerlendirmek ve
içselleştirmek olacaktır.
Hz. Meryem, Rabbinin
mucizelerine mazhar olmuş, kendisine yetiştirmesi için büyük bir vazifenin
sahibi olan bir evlat verilmiştir.[7]
O güçlü imanı sayesinde, başına gelen her zorluğu yenmiş, evladına hem büyürken
hem peygamberliği sırasında hizmet etmiştir. Çok açıktır ki, büyük şahsiyet
sahibi annelerin evlatları da büyük olmaktadır.
Büyük imtihanlara
uğrayacağı mucizelere mazhar olmasından anlaşılmaktadır. Allah’ın ona melekleri
vasıtası ile kış ve yaz meyveleri ikram etmesi,[8]
bir baba olamadan çocuk doğurması,[9]
Hz. Âdem’den sonra yeryüzünde yeni bir yapılanmanın meydana geleceğini işaret
etmektedir,[10]
İnsanların gözünde
kötü duruma düşen Hz. Meryem,[11]
büyük bir değişime gebedir. O Efendimiz (s.a.v.)’in yeryüzüne teşrifini
müjdeleyecek, insanlığı küfrün karanlığından kurtaracak olan İsa Mesih’e
gebedir. Zira her şey Allah’ın “Ol!” demesiyle olmaktadır.[12]
Ben Allah’ın kuluyum
diyen kimse büyük imtihanlara hazır olmalıdır. Yalanlara iftiralara uğramaya,
küçümsenmeye, hor görülmeye, yalnızlığa sabredebilmeli, Rabbine tevekkül ve
rıza ile sarsılmaz bir iman ile yoluna devam edebilmelidir. Zira Allah Teâlâ
güçlü olanların değil, seçilmiş kullarının yanındadır. İşte Hz. Meryem bu
durumun en güzel örneklerinden biridir.
Allah’ın mucizeleri
insanoğluna ilham kaynağı olmuştur. Bu yüzden en ümitsiz durumlarda dahi
Rabbimizden gelen bir mucizenin gerçekleşmesi mümkündür. Hz. Meryem’in
annesinin kısır olduğu sırada içten duası sebebiyle Hz. Meryem gibi bir evlatla
ödüllendirilmiştir. Hz. Zekeriyya’nın ihtiyar yaşında Hz. Meryem ve Oğlu
Mesih’e kol kanat gerecek olan Yahya (a.s.) ile sevindirilmiştir. Allah sebep
olmadan bir çocuğu yaratmıştır. O’nun sebeplere ihtiyacı yoktur çünkü. Bütün bu
mucizeler, en çaresiz durumlarda dahi iman sahipleri için ümitlerin
tükenmeyeceğine apaçık bir delildir.
İnsanlar Hz. Meryem’e
bahşedilen mucizeden ilham alarak, kısırlığa çare aramışlardır. Bu, kavli
duanın yanı sıra mutlaka ihmal edilmemesi gereken fiili duadır. Demek ki
müminler zor durumlardan çıkmak için, içten içe isyan ederek tahammülü,
tevekkül adı altında tembelliği bir kenara bırakıp vesilelere başvurarak
çalışıp gayret etmeli, Allah’a sığınmalıdırlar.
Hz. Meryem, sarsılmaz
imanı, ilmi, iffeti, takvası, güzel ahlakı, sabrı, tevekkülü, bitmek tükenmek
bilmeyen azmi, cihadı ve ümmeti irşadı ile her bakımdan örnek bir şahsiyettir.
Onun yaşamı bizlere kullukta, cihatta, irşatta kadın ve erkek arasında bir fark
olmadığını işaret etmektedir. O kadınlara has özel durumlarla baş etmenin,
annelik vazifesinin yanı sıra Allah’ın kullarına hizmet etmenin en güzel
örneğidir.
Hz. Meryem’in kıssası
bizlere, en zor durumlarda, en zor şartlarda dimdik duranların, Allah’ın ve
onun peygamberinin çizgisinden bir an ayrılmayanların büyük lütuflara mazhar
olacağını müjdelemektedir. Rabbim bu dünyada onu örnek almayı, ahirette
yakınlığını ve şefaatini nasip eylesin.
Gülsüm
Sezen
Not: Bu yazı Zehra dergisinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder