1970'te doğdu, talebelik, öğretmenlik, vaizlik, yazmak, en önemlisi annelik bütün hayatı

23 Eylül 2016 Cuma

HZ. MERYEM





Yüce Rabbimiz, hidayet rehberi kitabında, peygamberlerin ve salih kimselerin hayatlarından örnekler vermesi, Kur’an ahlakını içselleştirmemiz ve hayatımıza yansıtmamız içindir.
 “Andolsun, size açıklayıcı ayetler, sizden önce gelip geçenlerden bir örnek ve takva sahipleri için bir öğüt indirdik.”[1]
Hz. Meryem kadın, erkek her birimizin örnek alması gereken eşsiz bir şahsiyettir. Zira o bizzat Rabbi tarafından övgüye mazhar olmuştur.  
“Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O Rabbine gönülden bağlı olanlardandı.”[2]
Meryem’in kelime anlamı “dindar kadın”dır. Kimdir Hz. Meryem? Nasıl yaşamıştır? Bize kadar gelen ışığının kaynağı nedir?
Hz. Meryem Davut (a.s.)’ın soyundan gelen İmran’ın kızıdır.[3] Onun hayatındaki mucizeler annesinin duasıyla başlamıştır. İmran’ın hanımı Hanne kısırdır. Bir gün bir ağacın gölgesinde otururken yavrusunu doyurmaya çalışan bir kuş görünce içindeki çocuk sahibi olma duygusu alevlenir.[4] Allah’a kendisine bir çocuk ihsan etmesi için dua eder ve çocuğu Beytü’l-Makdis’e hizmet etmesi için büyüteceğine dair adak adar.[5] Bu sırada çocuğun kız olacağı hiç aklına gelmemiştir. Zira o dönemlerde sadece erkekler manastırda eğitim almakta ve Allah’ın dinine hizmette bulunmaktadırlar. Bu sebeple Meryem (a.s.) dünyaya geldiği zaman annesi üzülse de Allah (c.c.) adağını kabul etmiştir. [6]
Böylece Hz. Meryem'le beraber kadınların eğitim almaları ve dini Mübin’i İslam’a hizmet etmeleri konusunda bir çığır açılmıştır. Bu gün hanımların iyi eğitilmiş olmalarının önemi herkes tarafından bilinmekle beraber nasıl bir eğitim olacağı muammadır. Bu sorunun cevabı Hz. Meryem’in hayatında cevabını bulur. Onun aldığı eğitim saf bir iman ve takva ile yoğrulmuştur. Böylece ilmi onu Rabbine yaklaştırmış, kulluğunu kullara hizmetle tamamlamıştır.
Hz. Meryem eğitimini bizzat Hz. Zekeriya (a.s.)’dan almıştır. Bu da ilahi kaynaklı bir ilme sahip olduğunu gösterir. Demek ki bizlere düşen de hangi ilmi öğrenirsek öğrenelim onu, ilahi kaynağımız Kuran ve sünnet ölçülerine göre değerlendirmek ve içselleştirmek olacaktır.
Hz. Meryem, Rabbinin mucizelerine mazhar olmuş, kendisine yetiştirmesi için büyük bir vazifenin sahibi olan bir evlat verilmiştir.[7] O güçlü imanı sayesinde, başına gelen her zorluğu yenmiş, evladına hem büyürken hem peygamberliği sırasında hizmet etmiştir. Çok açıktır ki, büyük şahsiyet sahibi annelerin evlatları da büyük olmaktadır.
Büyük imtihanlara uğrayacağı mucizelere mazhar olmasından anlaşılmaktadır. Allah’ın ona melekleri vasıtası ile kış ve yaz meyveleri ikram etmesi,[8] bir baba olamadan çocuk doğurması,[9] Hz. Âdem’den sonra yeryüzünde yeni bir yapılanmanın meydana geleceğini işaret etmektedir,[10]
İnsanların gözünde kötü duruma düşen Hz. Meryem,[11] büyük bir değişime gebedir. O Efendimiz (s.a.v.)’in yeryüzüne teşrifini müjdeleyecek, insanlığı küfrün karanlığından kurtaracak olan İsa Mesih’e gebedir. Zira her şey Allah’ın “Ol!” demesiyle olmaktadır.[12]
Ben Allah’ın kuluyum diyen kimse büyük imtihanlara hazır olmalıdır. Yalanlara iftiralara uğramaya, küçümsenmeye, hor görülmeye, yalnızlığa sabredebilmeli, Rabbine tevekkül ve rıza ile sarsılmaz bir iman ile yoluna devam edebilmelidir. Zira Allah Teâlâ güçlü olanların değil, seçilmiş kullarının yanındadır. İşte Hz. Meryem bu durumun en güzel örneklerinden biridir.
Allah’ın mucizeleri insanoğluna ilham kaynağı olmuştur. Bu yüzden en ümitsiz durumlarda dahi Rabbimizden gelen bir mucizenin gerçekleşmesi mümkündür. Hz. Meryem’in annesinin kısır olduğu sırada içten duası sebebiyle Hz. Meryem gibi bir evlatla ödüllendirilmiştir. Hz. Zekeriyya’nın ihtiyar yaşında Hz. Meryem ve Oğlu Mesih’e kol kanat gerecek olan Yahya (a.s.) ile sevindirilmiştir. Allah sebep olmadan bir çocuğu yaratmıştır. O’nun sebeplere ihtiyacı yoktur çünkü. Bütün bu mucizeler, en çaresiz durumlarda dahi iman sahipleri için ümitlerin tükenmeyeceğine apaçık bir delildir.
İnsanlar Hz. Meryem’e bahşedilen mucizeden ilham alarak, kısırlığa çare aramışlardır. Bu, kavli duanın yanı sıra mutlaka ihmal edilmemesi gereken fiili duadır. Demek ki müminler zor durumlardan çıkmak için, içten içe isyan ederek tahammülü, tevekkül adı altında tembelliği bir kenara bırakıp vesilelere başvurarak çalışıp gayret etmeli, Allah’a sığınmalıdırlar.
Hz. Meryem, sarsılmaz imanı, ilmi, iffeti, takvası, güzel ahlakı, sabrı, tevekkülü, bitmek tükenmek bilmeyen azmi, cihadı ve ümmeti irşadı ile her bakımdan örnek bir şahsiyettir. Onun yaşamı bizlere kullukta, cihatta, irşatta kadın ve erkek arasında bir fark olmadığını işaret etmektedir. O kadınlara has özel durumlarla baş etmenin, annelik vazifesinin yanı sıra Allah’ın kullarına hizmet etmenin en güzel örneğidir. 
Hz. Meryem’in kıssası bizlere, en zor durumlarda, en zor şartlarda dimdik duranların, Allah’ın ve onun peygamberinin çizgisinden bir an ayrılmayanların büyük lütuflara mazhar olacağını müjdelemektedir. Rabbim bu dünyada onu örnek almayı, ahirette yakınlığını ve şefaatini nasip eylesin.
 
              Gülsüm Sezen

               
 Not: Bu yazı Zehra dergisinde yayınlanmıştır.





[1] Nur, 34
[2] Tahrim, 12
[3]  İbnü’l-Esir, el-Kamil fi’t-Tarih, Beyrut 1979, 1.298
[4] Al-i İmran3/30
[5] Al-i İmran 3 -35
[6] Al-i İmran, 36
[7] Al-i İmran, 45,46

[8] Al-i İmran 3 -37
[9] Meryem, 16-34
[10] Al-i İmran, 59
[11] Meryem,32
[12] Al-i İmran, 47

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder