"Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de
savaşın…" (Bakara 190) buyuruyor
Rabbimiz de ondan. Emperyalizmin yarattığı ve Müslüman dünyayı kana bulayan terör
örgütlerine karşı bir savaşa giriştik de ondan.
“Allah yolunda nefsi, canı ve malı ile mücadele etmek”
anlamındaki “C-H-D” kökünden gelen kelimeler türevleri ile beraber kırka yakın
ayette geçmektedir.
Allah yolunda her türlü gayret ve çabaya cihad adı
verilmektedir. İlimde çok gayret gösteren kişiye “Müctehit” denmesi bundan
dolayıdır.
Kur’an-ı Kerim’de savaşı ifade eden üç farklı kelime vardır.
Bunlar: Cihad, Kıtal ve Harb kelimeleridir. Kıtal kelimesi doğrudan savaşmak ve
öldürmek anlamında olup yüzden fazla ayette geçer. Düşmanla cephede karşı karşıya
canla başla savaşmaktır. Kıtal (savaş) cihadın aşamalarından biridir.
“Harb” kelimesi cihad
ve savaştan farklı olarak “Allah ve Resulüne” isyan eden, fitne ve terör
hareketlerine karşı savaşmayı ifade etmek için de kullanılmıştır.
Bir de İlayı Kelimetullah kavramı var ki, Allah’ın dinini
yeryüzüne yaymak için ülkeler fethetmek, gönülleri kazanmak için çalışmaktır.
Öyleyse barış zamanında cihad esas, kıtal ve harp ise geçici
ve istenmeyen, ama mecbur kalınınca son çare olarak kendisine başvurulan bir durumdur.
Şu an itibariyle ordumuz ve sevgili Mehmetçiğimiz
teröristlerle, Allah’ın adaletinin ve milletin güvenliğinin gereği olarak harb etmektedir.
Sınırlar Ötesinde Savaşan Gazilerimizi Neler Bekliyor?
Peygamberlerden sonra Allah katında en büyük derece
şehitlere sonra da gazilere aittir. Yüce Rabbimiz cihadı emrettiği gibi bu
büyük ibadeti yerine getirenleri de cennetle müjdelemiştir.
“İman edip hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla,
canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler.
Kurtuluşa erenler işte onlardır. ( Tevbe 20) Rableri tarafından onlara bir
rahmet ve hoşnutluk ile kendileri için, içinde tükenmez nimetler olan cennetler
müjdeler. (Tevbe 21) Onlar orada ebedi kalacaklardır. Şüphesiz Allah katında
büyük mükâfat vardır. (Tevbe 22, ayr. bknz. Tevbe 88 -89)
Efendimiz (s.a.v.) bir gün şöyle buyurmuştur: “Kim Rab
olarak Allah’tan (c.c.), din olarak İslam’dan, peygamber olarak Muhammed’den
(s.a.v.) razı olursa ona cennet vacip olmuştur. Bir başka şey daha var ki, onun
sebebiyle Allah kulun cennetteki makamını yüz derece yükseltir. Bu derecelerden
ikisi arasındaki uzaklık, sema ile arz arasındaki mesafe gibidir. Bu Allah
yolunda Cihad’dır. (Müslim, İmaret, 116;
Nesai, Cihad, 18)
İbn Abbas (r.a.) rivayetine göre Efendimiz (s.a.v.) : “İki
göz vardır ki, onlara ateş değmez. Biri Allah için ağlayan göz, diğeri Allah
yolunda cihad için uyanık sabahlayan göz.” (Tirmizi, Fedai’lul Cihad, 7)
Fedale b. Ubeyd (r.a.) anlatıyor: Efendimiz (s.a.v.) buyurdu
ki: “Her ölenin ameline son verilir. Ancak Allah yolunda ölen sınır bekçisi
müstesna… Onun ameli kıyamete kadar arttırılır. O kabir azabına da uğratılmaz.”
Cephe Gerisinde
Atalarımız ilayı kelimetullah için Allah’ın adını yaşatmak
için yaşamışlardı. Fetihler yapmışlar, kadını ve erkeği ile cihad etmişler,
İslam düşmanları ile gerek cephede harb etmiş, gerek toplum içinde, adalet ile malları
ve canları ile cihad etmişlerdi.
Bizim de bu idealden uzaklaşma gibi bir şansımız olamazdı.
Biraz uzaklaşmış gibi olduğumuz anda fitne ve terör etrafımızı sardı.
15 Temmuzda yaşadığımız travma bize hiçbir şeyin baki
olmadığını ve İslam düşmanlarının her zaman gizli ya da açık önce Türkiye’yi
hedef aldıklarını ve buna devam edeceklerini göstermişti.
O gün başarılı olsalardı işgale girişeceklerdi. Bu gün
Afrin’e girişimiz mümkün olmayacağı gibi savaş da bizim sınırlarımız içinde
devam ediyor olacaktı.
Elhamdülillah milletimiz genel olarak terör ve fitneye
emperyalizme karşı girişilen bu savaşa sahip çıktı.
Milletimizin asil anaları askere gönderdikleri evlatlarının
arkasından önce vatan için sonra evladı için dua ediyorlar. Rabbim muvaffak
etsin. Cephede savaşan yavrularımızla beraber topyekûn harpteyiz, Onların
yanındayız çok şükür.
Cepheye gidip savaşamayan kadın erkek çoluk çocuk cümle
millet olarak bu müjdelere nail olmak için can atıyoruz. Özlüyor, istiyor ve
cephedeki askerlerimize dualar ediyoruz.
Sınır boylarında kadınlarımızın askere yemek yapması,
eldivenler örmesi bana kurtuluş savaşını hatırlatıyor. Elhamdülillah cihad ruhu
her daim dipdiri bir milletiz biz.
Efendimiz (s.a.v.) amellerin niyetlere göre değer
kazanacağını bildirmiştir. Tebuk Savaşında dinlenmek için mola verdikleri bir
sırada ashabı kirama dönüp iç çekerek şöyle demiştir. “Medine’de kalaıp
mazeretlerinden dolayı gelemeyen öyle kardeşleriniz vardır ki, sizinle beraber
savaşmış gibi sevap kazanmaktalar.”
Her gün cepheden gelen haberleri dinlediğim gibi evde
çocuklara, konu komşuya, talebelerime de aktarıyorum. Herkese bu konuda titiz
davranmalarını öneriyorum ki, evlatlarımız vatan söz konusu olduğunda candan
ileri olduğunu, hangi safta yer almaları gerektiğini bilsinler, düşmanı
tanısınlar.
Cephe gerisindeki bizler için ne büyük müjdedir bu. İşte bu
şuurdur ki, genci yaşlısı, anası kuzusu, kadını erkeği ile cümleten Afrindeyiz.
Mehmetçiğimizin yanındayız.